Bugün üzerine bastığımız topraklardaki direnişin ,cumhuriyetin yeniden tanımlanıyor oluşuna bir müdahale olduğunun altını çizmek geriyor kanımca.
Evet bu ülkede de bütün dünyada olduğu gibi yeni bir cumhuriyet kuruluyor bunun nasıl bir cumhuriyet olacağını,cumhuriyetin nasıl tanımlanacağını,anayasasının içeriğinin kavramsal olarak ve biçimsel olarak ne şekilde olacağını ,anayasa kavramının yeniden nasıl kurulacağını(yasası olmayan bir anayasa mesela;yani oraklaşalık?;ya da sermayenin küresel faşizmi) belirleyecek bir direniştir bu...Bunun hem kurucu Anayasa hem de cumhuriyet üzerinden varoluşunun tarafları Çokluk ve Sermayedir.
Sermaye cumhuriyeti ile;çokluğun bu sermayenin kapsayıcılığını dizginleme,evrilebilirse kurucu bir yıkıcılıkla anlamsızlaştırma,geçersizleştirme mücadelesidir.Aynı zamanda bu direniş, devletin sokağı kimlikleştirme stratejisene karşı bir isyandır.
Şu an Türkiye'de, içinde yeraldığımız isyan ;başlarda marjinalleştirme,çapulculaştırma, şimdilerde dinsizler ve gittikçe daha çok artan provakasyonları da örgütleyerek alevileştirme stratejisine-saldırısına karşı,kimliğin yıkımı olarak tekilliklerin arasındaki antagonist bir mücadeledir...Evet devletler,düşmanın adını koymak isterler,düşmanlarının ne olduğunu "bilememeye" asla tahammülleri yoktur.Bu nedenle isyanın toplumsallığını,çeşitliliğini asla kabul etmek istemezler;çünkü bu, onların yenilgilerinin başlangıcıdır. İktidar-sermaye; tanımlar,çerçeveler,ürün haline getirir ve o ürün üzerinden tasarrufta bulunur.Çokluk ise kendini çerçeveleyen herşeye,tekçiliğe kimlikleştirmeye karşı virtüel olanın, kuruculuğunun eylemindedir.
Bu ülkede, dünya isyan tarihinde eşine çok az rastlanacak şekilde çokluğun isyanı tam da böyledir Kimliğin diyalektiğine karşı Antagonizmanın ,tekilliklerin biraradalığının yarattığı çokluğun ortaklaşalığı...
Kavramsal olarak kimliğin diyalektiği;kendini çerçeveleyen bir
birliğin,kendi varlığını kadir-i mutlak olarak anlamlandırması ve
ufkunun sınırlarını kimliğinin varlığı üzerinden belirleyerek, farkı
çelişki içinde boğmasıdır bir bakıma...Ücretli emek ve sermaye
arasındaki ilişki/çelişki gibi düşünebileceğimiz bu durumun iktidar
kurma üzerinden kendini kuran bir politikliğe sahip olduğunu ve
biopolitik bir yapı kurduğunu söyleyebiliriz...Kapitalizm kimlik üretir
çünkü sermaye ilişkidir,şimdiki zaman içinde kimlik
sermayedir...Kimliğin yıkımı olarak tekillik ise iletişimsel bir
ortaklığın kuruculuğunda kendi ontolojisini yaratır...Biz içinde yokluğu
değil,kendi varlığı üzerinden çokluğu kurar...Kurucu bir yıkıcılığın
üzerinden bir hayat olumlamasıdır.
İsyanın Politik,prtaik biçimi hakkında konuşmaya dönersek;isyanın herhangi bir tarafı tamam ben geri çekiliyorum dese dahi yeniden kurulacak olan cumhuriyetin inşaası asla durmayacaktır.1848 buna örnektir.
Bu ne sayılarla tanımlanacak bir cumhiyet devrimidir ne de bildiğimiz klasik cumhuriyet fikriyatıyla uyuşmaktadır.Olan,olacak olan hep bir şimdiki zaman içinde kendini oluşturuken ; kurarken kurulan bir yapıya sahiptir.Bileşenleri de böyledir,şiarları da...
Bu mücadele sürecinde, taraflar bir birlerinin rengine bulaşma durumu da yaşayabilecek ama asla birbirlerinin varlığını ilelebet sürdürmesine müsade etmeyecektir ..Bu birbirlerinin varlığına itiraz ve yoketme savaşının, bize bambaşka kavramlar,biraradalık ve ilişki biçimleri vs. üretmesi olasıdır.
Hayatın kurucu akışı kapitalizmin bu şekilde ya da herhangi bir şeklide sürdürülemez oluşuna dair veriler sunuyor olsa da, bunun gerçekliğini öznelliklerin beden olarak çarpışmaları belirleyecektir.
Belkide çok sık olamayan bir durum olarak kuruculuğun asli gücü, üzerinde varlığımızı deneyimlediğimiz zeminle biradabirleşen öznelliklerimiz olacak...
Bu mücadelnin en sıcak alanı ve asli cephesi,Kapitalizmin varlığını geçersiz kılan,bütün araçlarının bizim için anlamsızlığının bizatihi kendisine karşı beden savaşıdır.Çokluk için şiar;Sermayenin bedenine karşı,çokluğun bedenidir..
Sermayenin ise, cumhutiyeti kendi araçlarıyla sarıp sarmalama,emeği sermayinin kurucu öğesi olarak tutma stratejisi de vardır,ve kurmak istediği tam da budur.Bunun adı Sermaye Cumhuriyetidir. Öyleyse kavga kelimenin tam manasıyla Emeğin,sermayeye karşı kurucu kavgasıdır...