Bu blog Emeğin Yoldaşlığına ; Çokluğun emeğinin arşivlenmesine bir katkı olsun diye, HERKESİN,AMA HİÇKİMSENİN şiarıyla var...İSYAN,KOMÜN,ÖZGÜRLÜK...
DUYGULANIYORUM,ÖYLEYSE VARIM...

Bu Blogda Ara

Spinoza

Spinoza'dan Neşe ve Keder olarak yapılan çeviriye karşı ;Cüret ve dumur kavramlarını öneriyoruz...

Hayat Akıyor...

İsyan Büyütür...

İsyan Büyütür...

24 Mart 2014 Pazartesi

Tatava yapmacılık Tahakkümün,bir istisna hali olarak olağanlaştırılmasıdır...

Bütün zamanlar için bize hep istisnai bir dönemi yaşadığımızı söylüyorlar. Çok kritik bir dönemdeyiz o nedenle yaratılmış, emek emek üretilmiş değerleri değil, ehven-i şeri seçmek zorundayız deniliyor.Devletler bunu kendi muktedirliklerini devam ettirmek için, olağanüstü bir dönem sendromu yaratarak istisna halini olağan hale getirmek üzerine yapıyor .Tahakküm ve otorite bir "istisna hali"dir ve bu hal hep bir olağan hal olarak işler.Bize dayatılan bütün olağanüstü durumları olağan kabul etmemiz için partiler, sendikalar, medya, STk vb. araçlar iş başındadır.Kurtarılacak olan sistemse gerisi teferruattır nede olsa anladık. Peki şu "tatava yapma bas geç" diyenler de aynı muktedir dili bize vaz etmiyorlar mı;şimdiki rejim güçlerinin yarattığı savaş hali sendromunu, muhalif görüntü arkasına sığınarak bize bir doğru olarak sunmuyorlar mı?savaş hali sendromu bütün pislikleri, mide bulandırıcı bütün gerçekleri görünmez kılan ve bize bunları görme ve şimdilik onayla demek değil mi?.. Peki ne adına; otoriter bir rejimin kuruluşuna karşı daha tolere edilebilinir bir başka tahakküm biçimi için.Peki gerçekte durum böyle mi; örneğin tatava yapmacılar, AKP'ye karşı kim güçlüyse ona vercilerin önerdiği partiler, Veli Küçük ve şürekasının işledikleri insanlık suçlarına, tahliye olmalarından önce ve sonrasında neden AKP'ye karşı gösterdikleri tepkinin daha azını bile göstermediler...örnekler çoğaltılabilinir ; ama söylediğim şey çok net, bu tatava meselesi 1960ların iklimini onaylatacak bir mesele, bunun öncelikle bilinmesi çok elzem. Bu iklimin ve bu tatava yapma stratejisinin Mısır'da nasıl işlediğine tanık olduk. Bu tatavacılık sevdası,Tahrir meydanının bütün kurucu politikliği, özgürlük pratiği, ortaklık üzerine kurulmuş hayat ufkunu tarumar etti.Bu gitsin de kim gelirse gelsinciler, Mısır'da da bize buralarda söylenen şeylerin benzerini söylüyorlardı. Şimdi Tahrir meydanının Mursinin ırkçı, fundamental rejimi iktidardayken; ve düşürülüp yerine geçen Sisi askeri rejiminin faşizanlığı iktdardayken,şuan nasıl bir durumda olduğunu tekrar düşünmeliyiz...Sandığı işaret edenlerin hep muktedirler ve muktedirliğe aday olanlar tarafından kullanıldığını ve tahakkümün hep baki kalması noktasında tartışmasız bir ittifak olduğunu hatırlatmak isterim...Dünya tarihi şahittir ki seçimle iktidara gelinebilinir ama seçimle İKTİDAR ortadan kaldırılamaz...Burada büyük harflerle yazılı iktidar, yapısal olarak bizi kuşatan biyo politik iktidardır... Son olarak, seçim zamanları, bizim önemli birer birey olduğumuzu söyleyenler, sonrasında her fırsatta bizim gerçekte o kadar da önemli olmadığımızı söylemek ve buna uygun eylemekle geçirirler iki seçim arası zamanı...