Bu blog Emeğin Yoldaşlığına ; Çokluğun emeğinin arşivlenmesine bir katkı olsun diye, HERKESİN,AMA HİÇKİMSENİN şiarıyla var...İSYAN,KOMÜN,ÖZGÜRLÜK...
DUYGULANIYORUM,ÖYLEYSE VARIM...

Bu Blogda Ara

Spinoza

Spinoza'dan Neşe ve Keder olarak yapılan çeviriye karşı ;Cüret ve dumur kavramlarını öneriyoruz...

Hayat Akıyor...

İsyan Büyütür...

İsyan Büyütür...

15 Nisan 2010 Perşembe

''1. sınıf askeri cezaevi demek 1. sınıf işkence demektir''

İnan Suver: Vicdani retçi

Şu an, şu saatlerde Mamak Askeri Cezaevi'nde coplanmadan ötürü inleyen vücutları, yara bere içinde kalmış mahkumlar olduğunu iddia ediyorum.

"Oysa ben iddia ediyorum; Mamak Askeri Cezaevi'nde askeri mahkumlara karşı cok ciddi bir şekilde işkence ve baskı var. Çünkü, eskiden beri 1. sınıf demek; 1. sınıf dayak, 1. sınıf baskı, 1. sınıf işkence, 1. sınıf temizlik, 1. sınıf disiplin, 1. sınıf spor, 1 sınıf eğitim demektir. 1. sınıf demek kesinlikle abartmıyorum tam bir esir kampı demektir. Çırıl çıplak soyulup, havalandırmada koşturulup, coplanmak demekdir"
'TBMM İnsan Hakları Komisyonu Mamak Askeri Cezaevi'nde incelemede bulundu. Komisyonun cezaevi izlenimleri olumlu.' Okuduğumuz bu haber, tahmin ediyorumki kimilerimizin içine su serpmiştir. İçinize su serpmiş olan haber benim ise saatlerdir içimi beynimi yakıyor.


Meclis, askeri ceza evlerinde inceleme kararı verdiği daha ilk gün bu sonucun çıkacağını tahmin ediyordum. evet gittik gördük tespit ettik: İşkence var, dayak, baskı var diyecek değillerdi. Peki kaçımız inanabiliyoruz? Zafer üskül, Güler Zere'den de tanıdığımız bu adamın sözüne ne kadar itibar ediyoruz? Ne kadar inanıyoruz? inanmıyoruz elbette. İnanmıyorsak ne yapacağız peki?
Askeri cezaevlerinde işkence var diyenler, ortalığı velveleye verenler, Meclise sunanlar, medyaya yansıtanlar ne yapacaklar? Bence, hiç, hiç bir şey. elimizden geleni yaptık deyip, çaresiz duygularla sessizliği sececekler. Acaba kendileri farklı bir sonuç çıkacağınımı bekliyorlardı? Beklemiyorlardı ise ne gibi hazırlıkda, ne gibi çalışmalarda bulundular? O günden bu güne askeri cezaevlerinden tahliye olan kaç kişiyle görüşebildiler? Kaçını kamuoyuna ''gerçekleri'' anlatması için ikna edebildiler? Sıfıra sıfır elde var sıfır. İşte sonuç budur.
Oysa ben iddia ediyorum; Mamak Askeri Cezaevi'nde askeri mahkumlara karşı cok ciddi bir şekilde işkence ve baskı var. Çünkü, eskiden beri 1. sınıf demek; 1. sınıf dayak, 1. sınıf baskı, 1. sınıf işgence, 1. sınıf, temizlik, 1. sınıf disiplin, 1. sınıf spor, 1 sınıf eğitim demektir. 1. sınıf demek kesinlikle abartmıyorum tam bir esir kampı demektir. Çırıl çıplak soyulur, havalandırmada koşturulup, coplanmak demekdir.
1. sınıf askeri cezaevlerinde mahkum mahkuma hiç bir üstünlük, güç, baskı haksızlık, hakaret uygulayamaz. Tüm bunları ancak ve ancak gardiyanlar uygular. 2. sınıf demek ise tüm bu baskı işkence, disiplin, eğitim spor diye yapılan hakaret ve eziyetlerin biraz daha rahatlatılması, tüm bu uygulamaların asker gardiyanlardan alınıp ağır cezalar ile yargılanan mahkumlara verilmesidir. Her koğuşda bir abi yanında ise 2, 3 yardımcı ile diğer mahkumlara uyguladıkları dayak işkence baskıdır. Bunları, bizzat iç idare amiri yönetmekde. Bu abi denen sahısların, bu görevleri karsılığında uyuşturucu, cep telefonu kullanmalarına, içerdeki mahkumlardan topladıkları paradan sınırlı bir biçimde kendilerine almalarına izin verilmektedir. Aklı başında her düşünebilen insan biliyordur; hiç sorun olmayan yerde sorunların gizlendiğini. Heleki bunlar 20 yaşlarında gençler ise... Askeri cezaevinde kaldığım dönemde defalarca buna benzer denetlemeler bizde yaşadık. Bu yüzden bugün denetleme adı ile yapılan dalaverayı ancak acı bir gülümseme ile okuyabildim. Burada bu işkenceleri yapan kişiler bunların açıklanmaması içinde gereken pisikolojik baskıyıda uyguluyorlar.
Yaşadığım bir kac örnek vermek istiyorum. Cezaevi Müdürü Pazartesi sabahları koğuşları denetler. Bu denetlemelerin birinde bizlere Müdür: 'Çocuklar, burada gardiyan komutanlarınız, sizlere işkence ediyorlarmı?' diye sorardı. Cezaevine yeni gelmiş durumu bilmeyen bir arkadaş çıkıp: 'evet komutanım, bizleri şöyle, böyle dövüyorlar, copluyorlar' diye anlatmaya başladı. Bunun üzerine Müdür gardiyanlara dönüp: 'bunu az coplamışsınız ki sizi şikayet edebiliyor, iyi coplamamışsınız birazda daha coplayın' dedi.
Bir örnek de işkence sonucu kolu kırılan bir mahkumdu. Götürüldüğü askeri doktorun baskısı üzerine kolunun işkence sonucu kırıldığını anlatmsı işkencenin kaldırılması yada azaltılması konusunda hiç bir değişikliğe neden olmamıştı. Doktora vermiş olduğu bu şikayetden dolayı da geri kalan cezası süresince cezasını ağırlaştırmışdı. Yani: Yani: bu tür denetlemeler de sorun yaşamamak için işkenceciler orada ki mahkumları bu tür oyunlarla sindiriyorlar.
Firar, izin tecavüzü suçlarından aranan kişiler genelikle ya memleketlerinde yada calışmak için gittikleri büyük şehirlerde yakalanırlar. Askeri suçlardan arananlar ilkin yakalandıkları bölgenin toplama kamplarına ya da askeri cezaevlerinde tutulur ve eninde sonunda birliklerinin olduğu bölgenin askeri cezaevine nakil edilirler. Bundan dolayıda, genellikle yakalanan mahkumlar iki veya üç farklı cezaevinde kalmış olurlar. Bunlar gittikleri ikinci ceza evlerinde arkadaş muhabbetlerinde geldikleri hapishanenin özelliklerini, nasıl bir yer olduğu hakkında sohbetlerde bulunurlar. 2002 yılından bu yana Hasdal ve Şirinyer askeri ceza evlerinde iki şer defa kalmış olmam bana Türkiye genelinde tüm askeri cezaevleri hakkında bilgi sahibi olma imkanı vermiştir.
Yanılmıyorsam, Mamak Askeri Cezaevi 2000'li yılların ortalarında çıkarılan isyan ile 2. sınıfa dönüştürülmüş, içeriye kameralar yerleştirilmiş, rahatlatılmıştı. Tekrardan 1. sınıf olması gecenin bu saatine kadar uykumu kaçırmasına neden oldu.
Geçen aylarda Şirinyer Askeri Cezaevi'nden tahliye edilen bir akrabam: Şirinyer Askeri Cezaevi'nin 2. sınıfa dönüştürüldüğünü söylemişti. Cezaevinde eskiye nazaran idarenin baskıyı azalttığını, banyoya çıplak götülülüp getirilmediklerini, ilk girişte makat kontrolü yapılmadıklarını, baş eğmenin kaldırıldığını söylesede, sorularıma geçiştirerek cevaplar vermesi, o konuda fazla konuşmak istememesi, 22 yaşındaki bir gencin kendisine yaşatılanları gururuna dokunduğundan dolayı pek anlatmadığı, gizlediği eskiden beri bildiğim bir durumdur.
Peki, bundan sonra ne olacak? bir kaç haftadır denetleme olacağı haberleri ile mahkumlar üzerindeki dayak, işkenceler azaltılmışdır. Saldırganlaştırılan bu yönlü eğitim almış gardiyanlar tüm bir kaç haftanın hıncını bu geceden itibaren almaya başlamışlardır. Şu an, şu saatlerde Mamak Askeri Cezaevi'nde coplanmadan ötürü inleyen vücutları, yara bere içinde kalmış mahkumlar olduğunu iddia ediyorum.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

şirinyerde 2003 senesinde 7 ay kaldım psikolojimi alt üst etttiler.1 tane gardiyana denk gelsem psikolojimi düzeltecem..!koğuş mümessilliği yaptıgım için kafamı kaldırabiliyodum ve hepsinin yüzünü rahatlıkla hatırlıyorum.(emin ol tüm mahkumları korur hatada yapsalar söylemezdim .bi kere bu yüzden falakaya yatırılıp mümesillikten alındım.ama 2 hafta sonra ilhan diye bi gardiyan vardı en üst devre onbaşıydı.. nedenini bilmem ama beni severdi tekrar mümessil yaptı.)googlada hakan karayel şirinyerde işkence diye aratırsan yaşadıklarımı okuyabilirsin. oysa soyadım karayel değil.bu ergenokoncular fetocular ortaya çıkmamıştı o yüzden soyadımı değişik yazdımki hakkımda askeri dava açılmasın.artık rahatca yazabiliyorum.umarım işkenceler bitmiştir çünki bi insan bi insana nedeni ne olursa olsun böyle davranmamalı.bize o şekil işkence yaptıran hurşit tolonlar falan bizim yattığımız yerde ceza çektiler .hatta bu koskoca ege ordu komutanlıgı yapmış aptal tolonu suriyeliler dolandırdılar :)karma yasası denilen şey bu sanırım.. sanada geçmiş olsun kardeşim